Hafta içi yoğun iş temposu ile birlikte akşam yemeği hazırlamak ayrı bir dert olup sizlere bu makalemde Hibrit çalışma modeli için seçtiğim
Perşembe gününden biraz bahsetmek istiyorum. Makalenin başlığı aslında Perşembe günü yaptığım rutinin bir özeti gibi düşünebilirsiniz. İstanbul’da yaşıyor ve uzaktan çalışma günleri dışında şirkete gidiyorsanız eminim sizlerde sabah ve akşam yoğunlaşan İstanbul Trafiğinden şikayetçi sinizdir. Eskiden sadece E-5 (D100) kara yolu tıkalı olurdu şimdilerde ise Maltepe ilçesinden sonra Kozyatağı, Merdivenköy, Yenisahra gibi birçok ilçelerin içinden kaçarak iş yerine gitmek isteseniz bile ara yollarda artık tıkalıdır. İstanbul nüfusu nereye kadar gidecek, yirmi milyon bu kenti artık kaldıramıyor ve fazla geliyor gibi gözüküyor. Normalde eskiden yarım saatte gittiğim iş yerime artık bir saatten daha fazla bir sürede anca gidebiliyorum. İstanbul’daki E-5 trafiğini ve trafikteki saçma sapan adı konmamış kural veya akışkanlık ne derseniz diyin artık çekilmez bir hal almıştır. Gerçi her ne kadar trafikten hoşnutsuz olsak da tamamen uzaktan çalışan biri olarak eğer İstanbul’da yaşıyorsanız haftada bir kez en azından fiziksel olarak işe gitmenizi tavsiye ederim. Hibrit çalışma modeli ile çalışan şirketler genelde hafta iki gün gelmeyi zorunlu tutabiliyor. Fakat tamamen
Remote Working sistemine geçen şirketler fiziksel olarak şirkete gelmeye zorlamıyor. Sosyalleşmek ve psikolojik olarak kendinizi daha iyi hissetmeniz içinse ben haftada bir şirkete gitmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü hep evden çalışmak, hep aynı koltuk veya kanepeden işe bağlanmak bir süre sonra sizde uyuşukluk ve isteksizlik doğuracaktır. Bu sebeple seçtiğiniz bir gün için her hafta sabit işe gitmenizi tavsiye ederim.