30 Mart 2016
Türkiye'deki Milli İşletim Sistemi Yanılgısı ve Linux Politikaları
Milli işletim sistemi dediğimiz olgu bir Devletin bağımsız bir biçimde, başka dağıtım veya sistemleri baz almadan işletim sistemi mimarisinin kendisine ait olduğu ve kendisinin geliştirdiği, ihtiyaçlar doğrultusunda özelleştirdiği bir yapıdır. Devletin milli işletim sistemi yapmasındaki amacı bu işletim sistemini başta güvenlik sebebiyle tüm kritik alt yapısında kullanmasını amaçlar ve bu doğrultuda bu yapıyı kendi içinde geliştirir.
Kendinize ait bir işletim sistemini Nükleer Santral, Kritik kamu kurumları, Telekomünikasyon alt yapısı gibi yerlerde kullanmayacaksanız bağımsız bir sistem yapmanıza çok gerek yoktur ve vakit kaybı olur. Günümüzde birçok devlet saf Kernel'i alınarak Linux dağıtım yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Bu dağıtımların kimisi paylaşılmış kimi ise o devlet tarafından gizli tutulmuştur. Türkiye 2005 yılında PARDUS adında buna benzer bir çalışma yapmıştır.
Bir işletim sisteminin milli olabilmesi için onu özgün yapan kolları olması gerekir. Bu özgünlükteki en basit kol ise size ait bir paket yönetim sisteminizin olmasıdır. Tabi bu başlangıçtı. İlerleyen yıllarda Devlet bunu geliştirmek, improve etmek ve diğer dağıtımlar ile yarışmasının çok zor olacağını görünce vazgeçti. Oysaki Pardus projesi neden ihtiyaç var dediğimizde Devletin algısı genelde Microsoft ürünlerine ödenen lisans maliyetleri başlığı ön plana çıkıyordu. Eğer ihtiyaç lisans maliyetlerinden kısmak ve verimi hemen almak ise Dünyanın ve piyasanın takip ettiği dağıtımları kullanmanız en doğru çözüm olacaktır.
Debian, Redhat veya benzeri ana bir dağıtımı temel alıp kendinizin bir dağıtım yapması da aslında bir zaman kaybıdır. Çünkü Linux'de birçok ana dağıtım ve yan dağıtımlar var. Sizin ayrıca yapacağınız yan dağıtım ve buna harcadığınız zaman hem ana dağıtım tarafından kaile alınan bir çalışma olmayacak hemde birçok hata verecektir. Siz bu hataları gidermek için ayrıca enerji, para ve zaman harcayacaksınız.
Devletler eğer başta dediğim gibi kritik bir amaç doğrultusunda bir işletim sistemi yapmayacaksa ve bu işletim sisteminden 20 sene sonra verim alacağız ama bekleriz demeyecekse bir Linux dağıtımı yapmaları veya bir dağıtımı temel alıp yan dağıtım yaparak onu geliştirmek zaman kaybı olacaktır. Özellikli ikinci seçenek olan bir dağıtımı temel almak daha zorlu bir süreçtir. Siz aslında dağıtımın özelliklerini kendi özellikleriniz ile birleştirmeye çalıştığınızda başta yaptığımızın daha zorlusu olan bir sürece girmiş oluyorsunuz ve yine zaman kaybı diyeceksiniz. Çünkü biz bu sistemi lisans ve benzeri işlemler için yapıyoruz onun ötesinde bir projemiz yok. O zaman Dünyanın ve piyasanın kullandıklarını kullanmanızı tavsiye ediyorum.
Peki Hangi Dağıtımları Kullanalım?
Diyelim ki bağımsız bir işletim sistemi ve yan dağıtım yapmaktan vazgeçtik. Tüm Linux dağıtımlarını incelemek ve kullanmakta özgürüz. Amacımız lisans ve benzeri maliyetleri düşürüp daha verimli iş istasyonları oluşturmak olsun. O zaman ben RPM paket yönetimini ön planda tutulması gerektiği düşünüyorum. Redhat ve türevleri(CentOS) yanı sıra Oracle Linux gibi RPM seçimi olan dağıtımlar daha çok ön plana çıkıyor. Piyasa koşulları için Debian tek başına iyi bir dağıtımdır fakat kurumsal pazarı doldurması tek başına Türkiye'de mümkün değildir. Çünkü Debian üzerine kurumsal anlamda bir şeyler inşa etmek daha fazla enerji ve bilgi birikimi isteyebilir. Keza Google bile Debian kullanır. Tabi bu Debian ve APT paket yönetiminin kötü olduğu anlamına gelmez. Tamamen tercih meselesi de olabilir.
Devlet, piyasadaki ve kamudaki bu ihtiyaç için Telekom veya benzeri bir şirket altında Outsource bir firma kurarak işe başlayabilir. Bu çalışma ile 3-4 sene içerisinde hemen verim alacak ve istediği olacaktır. Kuracağı firma yapısı Dünyadaki tüm Linux dağıtımlarını inceleyeceği için hangi dağıtım bizi ileriye götürür ve piyasa ihtiyaçlarına ne gibi cevaplar veririz şeklindeki sorulara hızlı reaksiyon gösterebilecektir.
RPM temelli GNU/Linux dağıtımları: Red Hat Enterprise Linux, CentOS, Oracle Linux, ClearOS, Fedora, SUSE Linux
Birkaç yıl içerisinde reaksiyon veren bu oluşum sadece RPM ve türevleri değil, UNIX ve Debian gibi konularda da piyasa ihtiyaçlarının giderilmesinin gerekliliğini görerek önemli işler yapacaktır. Kullandığınız ve uzmanı olduğunuz dağıtımları improve etmek ve belli bir bilgi seviyesine geldikten sonra gelecekte onlara yön verebilme konuma gelinmesi daha kolaydır. Türkiye ileriye dönük bu yolu seçebilir.
Geleceğin Linux Politikaları
GNU/Linux dağıtımları önümüzdeki 20 sene içerisinde yan dağıtımları azaltarak kararlı dağıtımlar üzerinde yoğunlaşma politikasına gidecektir. Genel düşünce şu olacaktır, daha iyi bir dağıtım varsa orayı improve edin baştan Amerikayı keşfetmeye gerek yok. Özellikle Debian türevleri Üzerlerine çok gidilecektir ve birçok yan dağıtıma son verilecektir. Redhat ve türevleri ise azalarak en mükemmelleri kalıp piyasaya yön verecektir.
Başta yazdığım Debian yerine Redhat türevlerine piyasanın yönelmesi tamamen verilecek hizmetin sadece son kullanıcı olarak düşünülmemesi ve kurumsal bir hizmet verilmesi gerektiğinden Redhat ve türevlerini savundum. Debian ve türevleri de iyi bir dağıtımdır fakat piyasanın ihtiyaçları son kullanıcıya göre değildir. Ubuntu evinizde kurabilirsiniz fakat piyasada Ubuntu veya Debian ile yola çıkamazsınız.
Türkiye için yerli teknoloji üretimi ve fikri mülkiyet açısından Arge politikası ileri ye dönük değişebilir. Bu değişim sıfırdan teknoloji yapmak yerine büyük devleri buraya çağırıp onların teknolojilerine bir şeyler eklemek ve belli bir bilgi birikimine gelince bunlara yön verebilecek güce gelmek olabilir. Şuan Türkiye'de büyük firmaların büyük şirketleri İstanbul'da henüz yok. Birkaç firmanın var fakat daha fazlasının olması için bu politikayı uluslar arası arenaya söylemek gerekir. Bu söylendiği zaman Oracle, Google, Redhat gibi birçok dev İstanbul'a gelecektir.
Burak AVCI